Image Hosted by ImageShack.us

Trent Parke Fotoğrafları Üzerine - Aytaç Togay



“Fotoğrafçılıkta gazeteciliği ayıran kalın bir çizgi yok. Yine de hayatta kitlelerden ayrılan bazı gerçek anlar var – Sydney’deki yaşama dair. Bazıları bunun çok farklı olduğunu söylüyor, Sydney in belgelendiği geleneksel tarza göre gerçekçi olmadığını. Bana göre ise her gün kapıdan çıktığımki kadar gerçek. Sadece, herkesin birbir ve ayrı ayrı normal hakkındaki algısıdır gerçek.” TrentParke

Fotoğrafın kısa öyküsünün önemli bir kilometre taşı, fotoğrafçının yaşadığı kenti çekmeye başlamasıdır. İlk olarak yaşadığı ...Paris’i adım adım dolaşıp her bir köşesini fotoğraflayarak belgelemeye başlayan Eugene Atget’yle başladığı kabul edilen sokak fotoğrafçılığı, içinde Cartier-Bresson’un, Meyerowitz’in, Kertesz’in, Peter Marlow’un bulunduğu hatırı sayılır bir fotoğrafçı grubunun kamerasından belleğimize izler bırakmıştır. Yaşanılan kenti fotoğraflamak, her gün yanından geçtiğimiz imgelerin, insanların birer suretlerini duyarlı yüzeye aktarmak sanırım bundan sonra da elinde kamerasıyla bir çok fotoğrafçının yapacağı bir olgu olarak devam edecek.


Trent Parke fotoğraçılığa siyah-beyazla başlamış, içinde World Press Photo’nun da dahil olduğu bir çok uluslararası ödülü siyah-beyaz serileriyle kazanmış Magnum üyesi bir fotoğrafçı. Son 3-4 yıldır renkli fotoğraf projeleri üzerinde çalışmakta. Yaptığı ışık/gölge çeşitlemeleri, fotoğraflarındaki imgelere yaklaşımındaki mesafe, şehir hayatını yansıtmasındaki ustalığı onu çağdaşı olan diğer renkli fotoğrafçılardan ayıran sadece bir kaç örnektir. Trent Parke’nin siyah beyaz fotoğraflarında fazla alışık olmadığımız bir kontrastın tadını buluruz. Bu kontrast belki de Parke’nin fotoğraflarında konu ettiği şehir hayatında yaşanılan zıtlıkların birer izdüşümüdür. Renkli fotoğraflarında ise bir önceki kuşak renkli fotoğraf ustalarından David Alan Harvey’in, Harry Grauyert’in o eşsiz renk lekelerinin izini süreriz. Kimi zaman bir trafik levhası, kimi zaman da bir otobüs durağındaki herhangi bir reklam panosu, herkesin yanından geçip gittiği birer ayrıntıyken söz konusu ayrıntılar Trent Parke’nin gözünden bizim önümüze birer şehir imgesi/lekesi olarak gelir.


Parke’nin fotoğrafları tek başına birşey söylemez bizlere. Hatta kimi zaman sıkıcı da gelebilir. Alalede çekilmiş gibi duran bu fotoğraflara aslında bir seri olarak baktığımızda Parke’nin yaşadığı deneyimlerden bir çok ipucu buluruz. Siyah-beyaz bir seri olan ve Avustralya’ya geldikten sonra çektiği Dream/Life isimli seride küçük bir kasabadan devasa metropole gelen bir gencin yaşadığı şakınlık, çektiği insanların kentle kurduğu ilişkiler gözümüzün önüne gelir. Parke bu hayatın bir tanığı olarak gördüklerini bize usta bir hikayeci titizliğinde anlatır.


Aynı Parke bu ustalığını 2006 yılında sergilediği Coming Soon’la da gösterir ve bu onun ilk renkli çalışması olur. Parke bu serisinde Avustralya’daki şehir hayatını konu eder. Sergisiyle ilgili açıklamasında ”burada herşeyin büyük olduğunu, caddelerin, binaların, ışıkların, köylerin, herşeyin büyük olduğunu, her şehrin kendine ait tekil birer karakterinin olduğunu” söyler ve objektifini bu karakterlere çevirir. Serideki karelerde birbirleriyle sonu gelmez bir ilişki içinde olan şehrin ve şehir insanının bu ilişkinin tablelalara, caddelere, otobüs duraklarına yansıyan izlerini görürüz.


Parke izleyiciye fazla ipucu vermeyen ama her fotoğrafçının mottosu olan “ben oradaydım” felsefesini izleyicinin zihnine kazıyan karelerini günden güne artan bir ustalıkla çekmeye devam ediyor. Her karesinde fotoğrafa bakana bir punctum vermeyi ihmal etmeden çektikleriyle bizleri yaşadığı şehrin içine almayı, her fotoğrafçıya nasip olmayan kendine has bir belgesel fotoğraf tarzı yaratmayı sürdürüyor.


1971 yılında Newcastle, Yeni Güney Galler’de doğan Parke, bir süre serbest fotoğrafçılık yaptıktan sonra 8 sene boyunca News Ltd. için spor muhabirliği yaptı. Oculi Foroğraf Ajansının kurucuları arasında yer aldı. Uzun süreler fotomuhabiri olarak çalışan Parke 1999, 2000, 2001 ve 2005′te Avustralya konulu işleriyle World Press Photo‘dan, 2003 yılında Wugene W. Smith Vakfı‘ndan, 1996, 1997 ve 1998′de Uluslararası Plimpiyat Komitesi‘nden, 2000 yılında Canon’dan ödüller aldı. 1999 yılında ise World Press Photo ustalar sınıfına seçildi. 2002 yılında Magnumphotos’a aday üye olan Trent Parke 2007’de asil üyeliğe kabul edildi.

SimurgPhotos - Aytaç Togay

2 yorum

Make A Comment
top