Erdal Yazıcı'nın "Anlarda Öyküler" Fotograf Sergisi
Sergi Tarihi : 5 - 31 Ocak 2008
Sergi Yeri :Fotografevi Koç Allianz Galerisi
Erdal Yazıcı’nın uzun yıllardır Anadolu’nun farklı coğrafyalarında çektiği siyah beyaz karelerden oluşan sergi aynı zamanda bir retrospektif özelliği taşımakta.
Sergi Yeri :Fotografevi Koç Allianz Galerisi
Erdal Yazıcı’nın uzun yıllardır Anadolu’nun farklı coğrafyalarında çektiği siyah beyaz karelerden oluşan sergi aynı zamanda bir retrospektif özelliği taşımakta.
Anlarda Öyküler
İstanbul’da Dünya Sineması fuayesinde açtığım ilk sergimin ardından 18 yıl geçti.İlk sergim,ilk göz ağrım…İlk heyecanım; izlenimler,görüşler,eleştiriler,övgüler…Sıradan yaşamımızdan kareler vardı;sergiye her gelen izleyici fotoğraflarda kendisinden bir şeyler buluyordu; geçmişlerine dair izler arıyorlardı çerçevelenmiş yaşamın içinde…Bu tür yerlerde ben ne aradıysam izleyici de aynı şeyi arıyordu çerçevelerde .Uzun bir zamanın ardından bu yıllara ait izler,yansımalar,film karelerinde birikti;aydınlığa çıkacak günleri bekledi bugüne gelinceye kadar. 10.sergimin açıldığı bugün, o gündür;arşivin karanlığından çıkıp ışıldadı kareler… Yaşamımıza tuttuğum aynadan birer iz düşümler bunlar… Yaşamımıza dair zamanın birer dökümü:Umutlar,sevgiler,hüzün,acı,hayal kırıklıklarımız…Toplam bu zamanın kalıntıları,bizden kalanlar…Anadolu topraklardaki yaşanmışlıklar…Bize ait yansımalar.
Bu büyük zaman dilimi içinde çok şey değişti; o karelerdeki çocuklar koca koca adam oldular; yaşlı olanların belki de bir kısmı hayatta değiller;şehirler,kasabalar,köyler,yollar,hava,su değişti; yaşam biçimimiz,beklentilerimiz,giyim kuşamımız,cebimizdeki para,kullandığımız araçlar değişti.Yaşadığımız yer küre daha da ısındı.O evler, sokaklar,sokak satıcıları, eski oyunlarımız,mahallemizden geçen yoğurtçu yok artık.Mızıkacı arkadaşlarımız, sokağımızda film gösterisi yapan ‘filmci amca’;sandığında koca koca elma şekeri satıcıları… Neredeler? Onlar, tarihin o anında film karelerine girdiler sessizce ve öykülerimize dahil oldular; bugün o film karelerinden aydınlığa çıktılar; onlar bugün buradalar;bizimle buluştular!.. Belki sizler de varsınız bu karelerin içinde;yaşamınıza dair küçük izlerin içinde … “Kara trenin kaçıncı vagonundasınız? Yolculuk nereye? Elindeki süt ve sıcak ekmek sabah kahvaltısına mı? Ailen bekliyor olmalı kahvaltı masasında. Topkapı Otogarı da bugün çok kalabalık; seyyar satıcılar yanı başınızda;az ilerdeki bit pazarına da ‘nur yağmış’!..Raziye Teyze bugün ipek kozalarıyla oynaşıyor.Hakem kıyak geçti; Kırkpınar çayırlarında boylu boyuna sırt üstü uzanmak bana yakışır mı hiç !.. Vah vah ,geçmiş olsun; hasar çok mu? Filmci amca ne gösterdi? Elma şekerleri de çok şekermiş…” Daha nice uçuşan sözler sergi süresince bu salonda çınlayacak!..O günün kara kutu’suyla benzeri sesleri gerçekten kaydetmek isterdim; oysa günümüzdeki aydınlık dijital kutular aynı kerenin üzerine bir de ses kayıtları yapıyorlar!.. Belki de gelecekte açacağımız sergilerde bu ses kayıtlarını da dinleriz!..
Bu sergideki kareler biri birinden çok uzak mekanlarda,ayrı ayrı konularda olsalar bile yaşamımızdaki uzun ,ince izler bunlar…Gün ışığına çıkan kareler;çerçevelenmeyi hak etmiş, hayatımıza dair siluetler.Belleğimizde kalmış ışık zerreleri. Anılarımız, katıksız, gerçekçi, sulandırılmamış belgeler; yan yana eklendiğinde o tarihten,o anlardan günümüze uzanan film şeritleri…Birer sessiz film sunumu…Hayatımıza dair bir senaryo, ya da öykü… “Hayatımız roman” bu karelerin içinde.Sizin ,benim ,onun daha ismini bilemediğimiz, göremediğimiz, ulaşamadığımız, sesini duyamadığımız nicelerinin hayat hikayeleri...Yani bizden, Anadolu’dan,yansımalar…
Nice sergilerde buluşmak dileğiyle…
Erdal Yazıcı
www.erdalyazici.com
İstanbul’da Dünya Sineması fuayesinde açtığım ilk sergimin ardından 18 yıl geçti.İlk sergim,ilk göz ağrım…İlk heyecanım; izlenimler,görüşler,eleştiriler,övgüler…Sıradan yaşamımızdan kareler vardı;sergiye her gelen izleyici fotoğraflarda kendisinden bir şeyler buluyordu; geçmişlerine dair izler arıyorlardı çerçevelenmiş yaşamın içinde…Bu tür yerlerde ben ne aradıysam izleyici de aynı şeyi arıyordu çerçevelerde .Uzun bir zamanın ardından bu yıllara ait izler,yansımalar,film karelerinde birikti;aydınlığa çıkacak günleri bekledi bugüne gelinceye kadar. 10.sergimin açıldığı bugün, o gündür;arşivin karanlığından çıkıp ışıldadı kareler… Yaşamımıza tuttuğum aynadan birer iz düşümler bunlar… Yaşamımıza dair zamanın birer dökümü:Umutlar,sevgiler,hüzün,acı,hayal kırıklıklarımız…Toplam bu zamanın kalıntıları,bizden kalanlar…Anadolu topraklardaki yaşanmışlıklar…Bize ait yansımalar.
Bu büyük zaman dilimi içinde çok şey değişti; o karelerdeki çocuklar koca koca adam oldular; yaşlı olanların belki de bir kısmı hayatta değiller;şehirler,kasabalar,köyler,yollar,hava,su değişti; yaşam biçimimiz,beklentilerimiz,giyim kuşamımız,cebimizdeki para,kullandığımız araçlar değişti.Yaşadığımız yer küre daha da ısındı.O evler, sokaklar,sokak satıcıları, eski oyunlarımız,mahallemizden geçen yoğurtçu yok artık.Mızıkacı arkadaşlarımız, sokağımızda film gösterisi yapan ‘filmci amca’;sandığında koca koca elma şekeri satıcıları… Neredeler? Onlar, tarihin o anında film karelerine girdiler sessizce ve öykülerimize dahil oldular; bugün o film karelerinden aydınlığa çıktılar; onlar bugün buradalar;bizimle buluştular!.. Belki sizler de varsınız bu karelerin içinde;yaşamınıza dair küçük izlerin içinde … “Kara trenin kaçıncı vagonundasınız? Yolculuk nereye? Elindeki süt ve sıcak ekmek sabah kahvaltısına mı? Ailen bekliyor olmalı kahvaltı masasında. Topkapı Otogarı da bugün çok kalabalık; seyyar satıcılar yanı başınızda;az ilerdeki bit pazarına da ‘nur yağmış’!..Raziye Teyze bugün ipek kozalarıyla oynaşıyor.Hakem kıyak geçti; Kırkpınar çayırlarında boylu boyuna sırt üstü uzanmak bana yakışır mı hiç !.. Vah vah ,geçmiş olsun; hasar çok mu? Filmci amca ne gösterdi? Elma şekerleri de çok şekermiş…” Daha nice uçuşan sözler sergi süresince bu salonda çınlayacak!..O günün kara kutu’suyla benzeri sesleri gerçekten kaydetmek isterdim; oysa günümüzdeki aydınlık dijital kutular aynı kerenin üzerine bir de ses kayıtları yapıyorlar!.. Belki de gelecekte açacağımız sergilerde bu ses kayıtlarını da dinleriz!..
Bu sergideki kareler biri birinden çok uzak mekanlarda,ayrı ayrı konularda olsalar bile yaşamımızdaki uzun ,ince izler bunlar…Gün ışığına çıkan kareler;çerçevelenmeyi hak etmiş, hayatımıza dair siluetler.Belleğimizde kalmış ışık zerreleri. Anılarımız, katıksız, gerçekçi, sulandırılmamış belgeler; yan yana eklendiğinde o tarihten,o anlardan günümüze uzanan film şeritleri…Birer sessiz film sunumu…Hayatımıza dair bir senaryo, ya da öykü… “Hayatımız roman” bu karelerin içinde.Sizin ,benim ,onun daha ismini bilemediğimiz, göremediğimiz, ulaşamadığımız, sesini duyamadığımız nicelerinin hayat hikayeleri...Yani bizden, Anadolu’dan,yansımalar…
Nice sergilerde buluşmak dileğiyle…
Erdal Yazıcı
www.erdalyazici.com
Comment Form under post in blogger/blogspot